9 Nisan 2012

Sair deliller ifadesine ilişkin Yargıtay Kararı

YARGITAY


HUKUK GENEL KURULU

Tarih : 24.01.2007

Esas No : 2007/3-29

Karar No : 2007/19

SÖZLEŞMEYE DAYALI ALACAK TALEBİ

ÖDEME SAVUNMASININ İSPATI

TANIK DELİLİ

YEMİN TEKLİF ETME HAKKI


ÖZET : DAVA, SÖZLEŞMEYE DAYALI ALACAK VE İŞSİZ KALINAN SÜRE NEDENİYLE TAZMİNAT İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. SOMUT OLAYDA; TARAFLAR ARASINDAKİ HUKUKİ İLİŞKİNİN VARLIĞI UYUŞMAZLIK KONUSU OLMAYIP, VARLIĞINI KABUL ETTİĞİ BU İLİŞKİDEN KAYNAKLANAN BORCU ÖDEME SAVUNMASINDA BULUNAN DAVALININ BU OLGUYU İSPAT YÜKÜMÜ BULUNMAKTADIR.

ALACAK MİKTARI DA NAZARA ALINDIĞINDA, DAVALININ ÖDEME SAVUNMASINI; 1086 SAYILI HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU'NUN 288, 289, 290. MADDELERİ GEREĞİNCE, KESİN DELİLLERLE VEYA ANCAK DAVACININ AÇIK MUVAFAKATİ HALİNDE TAKDİRİ DELİLLERLE, İSPATI GEREKMEKTEDİR. DAVACININ, DAVALI TANIKLARININ DİNLENMESİ KONUSUNDA AÇIK MUVAFAKATİ OLMADIĞI GİBİ, DAVALI DA TANIK BEYANI DIŞINDA YEMİN DELİLİ DAHİL BAŞKACA HİÇBİR DELİLE DAYANMAMIŞTIR. EŞ SÖYLEYİŞLE, İSPAT YÜKÜ KENDİSİNDE BULUNAN DAVALININ DAYANDIĞI TEK DELİL TANIK DELİLİ OLUP, YARGILAMA AŞAMASINDA SADECE VE AÇIKÇA TANIK DELİLİNE DAYANMIŞ; DURUŞMADA VE CEVAP DİLEKÇESİNDE BAŞKACA HİÇBİR DELİL BİLDİRMEMİŞTİR.

DURUM BÖYLE OLUNCA İSPAT YÜKÜ ÜZERİNDE BULUNAN DAVALININ YEMİN TEKLİF ETME HAKKININ VARLIĞINDAN SÖZ EDİLEMEZ VE DOLAYISIYLA DA HAKİMİN OLMAYAN BİR HAKKIN VARLIĞINI HATIRLATMASI DA DÜŞÜNÜLEMEZ. BU NEDENLE ALACAĞIN ÖDENDİĞİNİ GERÇEĞE YAKIN DİĞER DELİLERLE İSPATLAYAMAYAN DAVALIYA MAHKEMECE DE TAMAMLAYICI YEMİN TEKLİF EDİLMESİNE OLANAK BULUNMADIĞI" GEREKÇESİYLE ÖNCEKİ KARARDA DİRENİLMESİ İSABETLİ BULUNMUŞTUR.


DAVA : Taraflar arasındaki alacak-tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.02.2006 gün ve 2005/295-2006/40 sayılı kararın incelenmesi Davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 02.05.2006 gün ve 2006/3635-5445 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin davalının hayvanlarını güttüğünü, ancak çobanlık ücretini tahsil edemediğini beyan ederek, 3.250.000.000 lira alacağın, yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında, davacıya ücretini ödediğini ve herhangi bir borcunun kalmadığını ifade etmiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

MK. m.6 gereğince, "Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle mükellefdir. Dava konusu olayda, davalı davacı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi kabul edip, borcunu ödediğini iddia ettiğine göre, ispat yükü davalı tarafa ait olacaktır.

Öyle ise, mahkemece, ispat yükü kendisine düşen davalı tarafa, yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, yaptırtılacak yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, sözleşmeye dayalı alacak ve işsiz kalınan süre nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, davalı ile aralarında sözlü olarak akdettikleri koyun gütme sözleşmesine dayanarak 1.666.00 YTL alacak, işsiz kalınan günler bedeli 1.335,00 YTL tazminat ve ayrıca elden verdiği 250,00 YTL olmak üzere 3.251, 00 YTL talep etmektedir.

Davalı taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş; ancak ödeme iddiasında bulunmuştur.

Böylece davacının davalı yanında hizmet akdi ile çoban olarak çalıştığı uyuşmazlık konusu değildir.

Davalının savunmasına konu ettiği ödeme olgusu uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır.

Mahkemece davacı taleplerinden sözleşmeye dayalı alacak ve bir aylık işsizlik tazminatı karşılığı 1.650.00 YTL'lik bölüm kabul edilmiş; diğer kalemler reddedilmiştir. Reddedilen kalemlere yönelik davacının temyizi bulunmamaktadır.

Davalının kabul edilen kısma yönelik temyizi üzerine de Özel Dairece ispat yükü davalıda olduğundan davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan hüküm kurulmasının yerinde olmadığına işaretle hüküm bozulmuştur.

Mahkemece; "ispat yükü kendisinde bulunan davalı yanın yemin deliline dayanmadığı, sadece tanık deliline dayanarak başkaca delil de bildirmediği, toplam 3251 YTL alacak miktarı dikkate alındığında HUMK.nun 288. maddesi gereğince ödeme iddiasının kesin delillerle veya davalının açık muvafakati halinde takdiri delil olan tanık delili ile ispat edilmesi gerektiği, davacının paranın ödenmesi hususunda tanık dinlenmesine muvafakat etmediği, davalının yargılama aşmasında yemin deliline başvurduğunu mahkemede ileri sürmediği gibi cevap dilekçesinde de yemin deliline başvurmadığı, bu durumda davalının yemin deliline başvurmaması nedeniyle karşı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunmadığı, takdiri delil olan tanık delili ile alacağın ödendiğini davacının tanık dinlenmesine muvafakat etmemesi nedeniyle ve ayrıca gerçeğe yakın diğer delilerle ispatlayamayan davalıya mahkemece de tamamlayıcı yemin teklif edilmesine olanak bulunmadığı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü temyize davalı getirmektedir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kabul eden ancak ödeme iddiasında bulunan davalı yanın açıkça yemin deliline dayanmayarak sadece tanık deliline dayanması karşısında ödeme konusunda yemin teklif etme olanağının bulunup bulunmadığı, dolayısıyla mahkemece bu hakkın varlığının hatırlatılması gerekip gerekmediği, noktasındadır.

İlkin, yemin delilinin hukuki niteliğinin irdelenmesinde yarar vardır;

Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğinde olup; uygulama ve öğreti de iki başlık halinde ele alınmaktadır. Bunlardan birisi taraf yemini ( Kati yemin ), diğeri de resen yemin ( hakimin teklif ettiği yemin )'dir.

Kati yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın halline etkili bir vakıanın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır.

Hakimin teklif ettiği yemin ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 356. maddesinde düzenlenmiş olup; maddede yer alan "iddia olunan hususun kesin delillerle ispat edilememiş olması" ve "iddia olunan hususun ispatı için gösterilen delillerin hüküm verilebilecek derecede hakimi ikna edememesi" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Hemen burada tarafların delillerini bildirmeleri ile ilgili yasal düzenlemeler üzerinde de durulmalıdır. Bu cümleden olarak;

Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ve delillerin nelerden ibaret olduğunu belirtmesi gereği 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 179/3'te belirtilmiş; 180. maddede de konuyla ilgili takip eden işlemler düzenleme altına alınmıştır.

Yine, Aynı Kanunun 195 ve devamı maddelerinde esasa cevap düzenlenmiş olup; davalının varsa karşı delillerini bildirmesi gereği, 200. maddede 179. ve 180. maddelere atıfla açıkça belirtilmiştir.

Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak, ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veyahutta uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır.

Somut olayda; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığı uyuşmazlık konusu olmayıp, varlığını kabul ettiği bu ilişkiden kaynaklanan borcu ödeme savunmasında bulunan davalının bu olguyu ispat yükümü bulunmaktadır.

Alacak miktarı da nazara alındığında, davalının ödeme savunmasını; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288, 289, 290. maddeleri gereğince, kesin delillerle veya ancak davacının açık muvafakati halinde takdiri delillerle, ispatı gerekmektedir. Davacının, davalı tanıklarının dinlenmesi konusunda açık muvafakati olmadığı gibi, davalı da tanık beyanı dışında yemin delili dahil başkaca hiçbir delile dayanmamıştır. Eş söyleyişle, ispat yükü kendisinde bulunan davalının dayandığı tek delil tanık delili olup, yargılama aşamasında sadece ve açıkça tanık deliline dayanmış; duruşmada ve cevap dilekçesinde başkaca hiçbir delil bildirmemiştir.

Durum böyle olunca ispat yükü üzerinde bulunan davalının yemin teklif etme hakkının varlığından söz edilemez ve dolayısıyla da hakimin olmayan bir hakkın varlığını hatırlatması da düşünülemez.

Sonuçta; Mahkemenin yukarıda açıklanan olgulara ve yasal gerekçelere dayanan direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

Ne var ki; hükmedilen miktarın yerindeliğine yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmemiştir.

Bu hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı DİRENME KARARI UYGUN OLUP, hükmedilen miktarın yerindeliğine yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 3.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 24.01.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate